İleri gelen sahâbîlerden olup hicretin altıncı yılında (628) Hudeybiye antlaşmasından önce müslüman oldu. Ona Ebû Îsâ künyesini Hz. Peygamber verdi. Resûl-i Ekrem ile birlikte gazvelere katıldı. Efendimiz’in mübarek vücuduna en son kendisinin dokunduğunu söylerdi.
Anlattığına göre Hz. Ali Resûl-i Ekrem’in kabr-i şerifinden çıkınca, Mugîre yüzüğünü kabre attı.Sonra da Hz. Ali’ye yüzüğünün kabre düştüğünü söyledi. Onun “in de al!” demesi üzerine kabre indi.
Elini Resûl-i Kibriyâ’nın kefenine sürdükten sonra yüzüğünü alıp çıktı. Bir rivayete göre de Hz. Ali tekrar kabre inip yüzüğünü ona verdi.
Daha sonraki yıllarda Yemâme savaşı ile Suriye ve Irak fetihlerine katıldı. Yermük savaşında bir gözünü kaybetti. Hz. Ömer onu önce Basra’ya, daha sonra Kûfe’ye vali tayin etti. Muâviye devrinde de uzun yıllar Kûfe valiliği yaptı. İşte bu dönemde Muâviye İbni Ebû Süfyân’ın kendisine bir mektup göndererek “Peygamber aleyhisselâm’dan duyduğun bir hadis yaz!” demesi üzerine,
“Allah Teâlâ size ana babaya itaatsizlik etmeyi, verilmesi gerekeni vermeyip almaya hakkı olmayan şeyi istemeyi ve kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeyi haram kılmış; dedi kodu yapmayı, çok soru sormayı ve malı israf etmeyi de mekruh kılmıştır.”
Buhârî, İstikrâz 19, Edeb 6, Zekât 53; Müslim, Akdıye 10-14
bu hadisi yazıp göndermişti.
Mugîre Arap dâhilerinden biriydi. Her problemi hâlleder, her zor işin altından başarıyla kalkardı. Bu sebeple kendisine Mugîretü’r-re’y denirdi. Evlenmeye olan düşkünlüğü yüzünden, eskisini boşayıp yenisini almak suretiyle birçok kadınla evlendiği söylenir.
Kendisinden 136 hadis rivayet edilen Mugîre İbni Şu`be, Kûfe valisiyken 50 (670) yılında ve yetmiş yaşında vefat etti. Allah ondan razı olsun.