İslamda Sporun yeri

Değerli kardeşlerimiz, spor yapmak ve sporcu olmaz caiz olmakla beraber, bazı sporları yapmak sünnettir. Ancak spor yaparken İslami açıdan dikkat edilmesi hususlarda vardir elbette. Örtülmesi gereken yerleri örtmek, harama girmemek, erkek kadın karışık yapmamak ve özellikle farz ibadetlere dikkat etmek gerekir.

Spor yapmak caizdir, fakat
bu konunun derinliğinde sporun yapılış şekline göre durum değışmektedir. Spor fiziki kondisyon, koordinasyon, hız ve güç iyileştirmeyi amaçlayan oyun, yarişma ve mücadele anlayışıyla yapılan fiziksel etkinlikler olarak tanimlandiğina göre, hangi yaşa ve seviyede olursa olsun, hiç kimse kendisini spordan uzak tutamaz.

Günümüzde spor faliyeti artik çok daha farklı boyutlar kazandı. Uluslararasi yapilan faaliyet, evrensel bir dil ve etkin bir tanıtım aracı oldu. Her millet istemese bile bu ortak dili konuşur hale geldi. Televizyon ve internet gibi toplu iletişim ve haberleşme araçların desteğiyle de, ilgi alanını iyicene artırdı.
Bazi spor organizasyonları, özellikle milli futbol karşılasmaları sonunda halkın büyük coğunluğu tek bir noktaya kitlendi. Eğitimi, düşünce yapısı farklı olursada, spor insanları kendi ilgi odağına çekti. Bazi zamanlar milletçe, zaman zaman da ümmetçe kendimizi içinde ve hatta arasında buluyoruz.

Her etkinlik gibi de, sporda da disiplin ve kurallar mevcüddur. Hayat ve inanç disiplini çerçevesinde baktığmızda sporun da dayandığı bir geleneği vardır.
Asrı Saadette kendine has medeni disiplin içinde sporun belli başli türlerini görmekteyiz. Bunda olan ilginç ve güzel yanı, o eskilerde var olan spor şekilleri hemen hepsi bugün de kismen formunu değiştirmiş olsa da aynen yasamaktadır.

Peygamberimizin (sav) meşgul olduğu ve teşvik ettiği belirttiği spor türlerinin belli başları vardir. Bunlardan bazıları: Güreş, koşu, musabaka, at ve deve yarışları, yüzmek, ok atmak vesaire. Bazi spor dallarıyla ilgili rivayetlerde bulunmaktadır. Bir kaç tanesinede bırakın bu yazımda yer vereyim.


Güreşte dönemin ünlü pehlivanlarından Rükane b. Abdülyezid, İslam’a girmek için Peygamberimizin (sav) kendisini güreşte yenmesini şart koştu ve yapilan karşılaşmada Efendimiz onu birkaç defa yendi. Ancak Rükana sözünda durmadi. Rükane, yillar sonra, Mekke´nin fethninde Müslüman olmuş. (Ebu Davud, Libas 21.)

Ok atmakla ilgilide bir Hadis bulabiliriz: ’’Sizden hiç kimse oklarla eğlenmekten geri durmasin“ (Müslim, Imaret 168.)

Yüzme: Peygamberimiz (asm) bizzat kendisi çoçukluk döneminde Medine de yüzmeye öğrenmiş, Mekke döneminde ise Habeşistaná hicret eden sahabilerine yüzmeyi öğrenmeleri konusunda teşvikte bulunmuş.

Sünnette yer alan bütün bu spor çeişitlerinde genel İslami ölçüler de yer almaktadır. Yariş ve müsabakalarda taraflar arasında kesinlikle kine, nefrete ve düşmanliça sebep olacak davranişlara meydan verilmemektedir. Yarışmalarda hiçbir şekilde kumara yol açaçak bir hale girmemektedir.
Sahabiler, işlerinde güçlerinde insanlardı. Bu etkinlik ve meşguliyetler onlarin günlük işlerini, normal hayat seyirlerini, ve en önemlisi İbadet görevlerini ihmale götürmediği gibi, şimdiki tabirle ’’fanatik“ bi taraftaliğa da yol açmiyordu. Ne yaptiğının farkında, niçin yaptığının şuurunda ve ne kadar zaman ayirmak gerektiğinin bilincinde olmak gerek.


Spor faaliyetleri üzerinde düşünülürse, bazi faydalar da temine vesile olduğu görülür. Sporun birleştirici rolü var. Değişik düşünce ve inançta yer alan insanlari birleştirir. Spor insana yaşama azmi ve calişma zevki verir, gönül rahatliği saglar. Insanin belli kabiliyetlerini geliştirir. Gençliğinde olan evlatlarimizin enerjilerini boşaltlmalaranına vesile olur. Hatta yerine göre bir tebliğ aracı olarak bile değerlendirilebilir. Sporcunun inanci, ahlaki ve yaşantısı gençler için iyi bir örnek olabilir. Şuurlu hareket kaydıyla kollektif sporlar insanin medenileşmesine sebep olur. Bir insanin disiplinli olmayada alıştırır. Dahada geniş bakiş açısından değerlendirilmek istenilse, spor iyi bir tanitım ve reklam vasıtasi olarak kullanılabilir.

Dünya çapinda oynanan spor oyunlari, hangi adi taşırsa taşisin, gerek ferdi olarak, gerekse takim halnda oynanmasinda bir sakinca söz konusu değildir. Ancak İslam uleması yine İnsanın huzuru ve rahati için bazı hususlara dikkat edilmesi şarttir:
Oynarken ve seyrederken kötü sözlere meydan verilmemelidir. Zaman israfina yol açmamalıdır. Oynanan oyunlar hiç bir şekilde kumara alet edilmemelidir. İbadetlerimizin yerine getirilmesine engel olmamalıdır. Bir Insanin bedeni zarar görmemesi, ölüme sebep olacak kadar tehlike arz etmemelidir. Çevremize rahatsız verecek kadar aşiriklara meydan verilmemelidir. Kiyafet noktalarinda, Kuran ve Sünnetle ruhsat verilen ölçülerde hareket edilmelidir.

Vesselam ...




Kaynak: Sorularlaislamiyet.com